• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
na srebrnym globie - andrzej zulawski
on the silver globe ismiyle çevrilmiş '88 yapımı polonya filmi. jerzy zulawski'nin 1903'de aynı isimle yazılmış olan bilim-kurgu ve gerçeküstü öyküsüne dayanan film, possession filmi ile tanıdığımız andrzej zulawski tarafından beyaz perdeye aktarılmış.

"oyuncular: andrzej seweryn, jerzy trela, iwona bielska, grazyna dylag, waldemar kownacki

bir grup astronot, yeni bir medeniyet kurmak amacıyla uzak bir gezegenin karanlık yüzüne iniş yaparlar. ancak aralarında en yaşlı ve bilge olanın ölümüyle birlikte, kurdukları yeni toplum giderek yozlaşmaya başlar. sayıları hızla artan yerleşimciler, yavaş yavaş iç çatışmalarla parçalanan bir kabileye dönüşür. hayatta kalan son yerleşimci, gündelik yaşamdan kareler kaydeden bir muhabir, sonraki nesil tarafından bir mesih olarak görülür, ancak adına işlenen suçlar karşısında dehşete düşer. aynı zamanda, denizin diğer kıyısını keşfetmek için yolculuğa çıkan savaşçılar, kuş şekilli canavarlardan oluşan yeni ve güçlü bir ırkla karşılaşırlar.gümüş küre, żuławski’nin görsel sanatının belki de en ihtişamlı ifadesi."*
(*peramuzesi.org)


  1. filmi henüz izlemedim, mümkün olursa bu gece izleyeceğim. türkçe altyazısının durumu konusunda da bilgi vereceğim, nitekim ücretli/ücretsiz bir platform üzerinden izlemek oldukça zor zaten.
  2. Filmin turkcealtyazı sitesinde altyazısı mevcut ama ne hikmetse göstermiyor. belki benden kaynaklıdır bilemiyorum. o yüzden ingilizce altyazılı izledim. önce belirteyim, filmin dayandığı aynı isimdeki öykünün yazarı olan jerzy zulawski, possession filmiyle tanıdığımız andrzej zulawski'nin dayısı. adam 1903 yılında yazmış, 85 yıl sonra yeğeni çekmiş. aslında 74 yıl sonra çekmiş. şöyle ki, film 77 yılında binbir zorlukla çekildikten sonra, önce hükümet tarafından yasaklanıyor. bu süreçte, birçok yeri ya tahrip ediliyor, ya da sansür kurullarınca kesiliyor. filmin beni en çok duygulandıran yanı da bu oldu. 10 yıl sonra nihayet yayınlandığında, bazı sahnelerde, bir dış ses, filmden bağımsız bir görüntünün üzerine "şöyle oldu böyle oldu, o sırada şöyle olmuştu" vs diyerek kesilen sahneleri çok kısa tasvir ediyor.

    filmin dayandığı öykü ise bir üçlemenin ilk kısmı. the lunar trilogy ismiyle geçen üçleme'nin ikinci hikayesi Zwyciezca (The Conqueror or The Victor 1910) ve üçüncü hikayesi Stara Ziemia (The Old Earth, 1911) ismiyle yayınlanmış. tabi bunlar sinemaya aktarılmamış. fakat basılı halde internette bulmak mümkün.

    velhasıl filme geleyim; filmin bazı yerleri çok metafor annecim (bunun bence asıl olmasa bile en önemli nedenlerinden birinin, direkt mesajların hükümet tarafından rahatsız edici bulunabileceği). isa göndermeleri, yeniden doğuş, uyuşturucu bağımlısı bir toplum vs.. neler var neler. herkese göre bir film değil kesinlikle ama herkese değen bir film olduğu su götürmez. cehennem gibi, katman katman açılabilecek diyaloglar var. bir bilim kurgu olarak ise gözümde çok güzel bir yere sahip. yani sahip olduğu bilgilerle ancak bu kadar realist bir noktayla ilişki kurabilmiş tarafını da beğendim. herkese tavsiye etmem lakin meraklısı izlemeli mutlaka.

    edit: çok ilginç