1. şimdi sırada: küçük freud'dan esintiler..
    okumayabilirsiniz. belki de uzun olur bilmiyorum ama benim için yazıp anlatmak önemli.
    anlayışınız için teşekkürler.

    **

    mahallede hiç sevmediğiniz ama arkadaşsız kalınca oynadığınız çocuklar vardır ya hani, işte öyle bir kız vardı bizim yan komşu: derya. benim 10. yaşıma girmeme 1 hafta kalmıştı. o da 8 yaşında falandı heralde. yine arkadaşlarımın yazlığa falan gittiği bir gün oynuyorduk kavga çıktı. saçımı çekti benim, ben ona vurdum sonra eve kaçtım. beni çağırmaya geldi bir süre sonra. ben de balkona çıkıp bir daha seninle oynamayacağım salak şey sakın beni çağırma diye bağırdım. ağlaya ağlaya gitti eve.

    o gece deprem oldu. sonra enkazlardan koşup bir okulun bahçesinde oturduk sabaha kadar. etrafa bakıp olayın ne olduğunu çözmeye çalışırken yakınımda bir yere battaniyeye sarılı bir şey bıraktı deryanın babası. annesi kendini yerden yere atıyordu... sonra battaniyeyi açtılar ben de gördüm cenazesini... hayatımda melek dedemden sonra gördüğüm ilk ölüydü. ilk çocuk ölüydü. ilk arkadaşım ölüydü... evet dedim deprem diye bir şey var ve o çocukları bile öldürüyor.
    saçımı çekti diye önce dövüp sonra kovduğum ağlattığım kız şimdi yitip gitmişti... belki de benim günahım yüzündendi.. şimdi çok kendini beğenmişce gelse bile o an böyle düşünüyorum.

    o zaman nasıl kelimeler kullanmıştım hatırlamıyorum ama kendime verdiğim sözün anlamı şuydu: "bir daha hiçkimseye sırt çevirmeyeceğim"

    sonra hayatım boyunca benimle geldi bu olay. arkadaşlarımdan dostlarımdan küçük de olsa ağır da olsa bir hata, bir hadsizlik gördüğümde veya koca koca -kaba tabirle- kazıklar yediğimde, bana bir sebepten geri dönmek istediklerinde hep deryanın battaniye içindeki yaralı yüzünü gördüm hep ona balkondan bağırdığımı duydum...

    işte bu yüzden her geleni, her geri döneni kabul ettim ben, kimseye sırt çeviremedim hayatta. kaybettiysem ben insanları kaybettim. kimsenin kaybedileni olmadım, olamadım.
    bunu kötüye kullanıp, bütün kötülükleri yapıp sonra geri döndüler, yine kabullendim. arkadaştır dedim, ya onu da kaybedersem dedim. hep korktum anlatabiliyor muyum... biriyle küs olmaktan, küs kalmaktan, o hayattan ayrılırsa kendimi sorumlu görmekten hep korktum...

    artık bu kadar insanın yükünü, bu kadar kötülüğün izini taşıyabileceğimi sanmıyorum. çocukluktan gelen hayaletlere aldırmamaya çalışıyorum, kayıpları kabullenmeye çalışıyorum. normal karşılamak için uğraşıyorum. kendimi normal görmek için çırpınıyorum adeta...

    şimdi büyüme zamanı sanırım. ertelediğim terapilerimi böyle böyle gerçekleştiriyorum işte.. yavaş yavaş temizleniyor baca, yeni yollar açılıyor önümde ve büyüyorum. çılgın psikologumun demesiyle "travmatik büyüyorum"...

    ve sırtımda yük olan insanlara birer birer veda ediyorum. hafifletiyorum ömrümü...

mesaj gönder