1. eyleme geçirmek için ya çok cesur, ya çok korkak, ya çok bunalmış veyahut da tamamiyle tükenmiş olmak gerekir.

    "bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır." demiş ya ismet özel. çok doğru demiş. çoğunlukla bu niyet ile yapıldığına inanıyorum. bir suçlama, bir mesaj, bir hatırlanma, kendini ölümsüzleştirmeye çalışma biçimi.

    ayrıca, yaşamayı seçme şansımız olmaması her zaman bana çok ağır ve haksızca gelmiştir. ben belki iyisiyle, kötüsüyle, güzeliyle, her nesiyle olursa olsun bir hayat istemiyordum. sefil şekilde açlıkla geçen bir hayatın içine fırlatılmış çocuk, varolmaktan dolayı mutlu değil belki. âdil mi bu? bence değil. seçme hakkı olabilmeliydi, bunu dilerdim. ama olmadı. o zaman ölümümüze bâri biz karar verebilelim diyorum. çünkü ben ansızın ölmekten çok korkuyorum. tanrım, duy beni. ben, hazırlıksız ölmek istemiyorum. vedâlarımı yapmadan, sonsözlerimi sarfetmeden ölmek istemiyorum.

    intihar ne tamamen bencilce ne tamamen korkakça ne de tamamen cesurca bir şey. her intiharın altında yatan mesaj ya da çığlık farklı. birbirinden apayrı. birinin intiharını anlayabilmek için, anca o insanın yaşadıklarını yaşamak gerekir zannımca.

    bir aralar beni intihar düşüncesini gerçekleştirmekten alıkoyan, şu dize olmuştu;

    "boynunun borcudur fakat,
    düşmana inat
    bir gün fazla yaşamak."(*:nazım hikmet)

    yaşamaktan vazgeçmenize sebep olan biri/birileri buradaki düşman yerine geçebilir. hiç kimse olmasa bâzen tanrı'nın ta kendisine inat yaşamalıyım belki de derdim. şimdi yokluğuna dayanamayacağımı bildiğim dostuma, aynı şeyi yaşatmaktan çekindiğim için vazgeçtim. çocukluğumda çok teşebbüsüm oldu ama sanırım bu sonuncusu olarak kalacak. noktayı koyuyorum. gelgitlerin bir sonu, çözümü olmalı değil mi?
    öyle ya da böyle yaşayacağız. kendimiz için değilse bile, en değerlilerimiz için.

mesaj gönder