• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.23)
Yazar emrah serbes
erken kaybedenler - emrah serbes
ankara polisiyeleriyle tanıdığımız emrah serbes, bu defa direksiyonu kırıyor ve edebiyatımızda pek de işlenmemiş bir başka meseleye el atıyor. erkek çocukların enerjik, hüzünlü, alengirli dünyasına giriyoruz...baba çalışıyor, anne ev hanımı, muhafazakârlığın kalesi...işçiler, yoksullar, teyzeler, abiler... kolay ağlayan sert adamlar... taşra seyrekliği, mahallenin kalabalığı... kıskanç, gururlu, saf ergenler... emrah serbes, çabuk öfkelenen, kolay vazgeçen, baştan çıkmış erkek çocukları konuşturuyor... kederli, insana dokunan komik hikâyeler bunlar..."dizinin dizime değişi, handan'ın annesi için bir kelebeğin kanat çırpışıysa benim için kasırgaydı. kaç sene geçti, hâlâ unutmam, günde en az beş sefer aklıma gelir. biliyorum bu durumun, kökeni memeden kesildiğim güne kadar uzanan psikolojik nedenleri vardır. ama bir kadını unutulmaz yapan şey, bir vakitler ona duyulan arzunun şiddetiyle doğru orantılı değil midir? o arzunun kıyısında, gerçekleşme olasılığının tam yanı başında, sanki arada başka hiçbir engel yokmuş gibi rahat davranabilmekle, kendini o tatlı yanılsamaya kaptırabilmekle doğru orantılı değil midir? bu olgunun da mı sorumlusu benim mutsuz geçen çocukluğum? cevap? yok! kalırsın öyle..."taşrada ve kâinatta, yapayalnız kalmış erkek çocukların hikâyesi...erken kaybedenler... yoldan çıkmış bir neslin manifestosu... (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)
  1. sensörlü lambaları kırma isteği yaratan kitaptır.
    !---- spoiler ----!

    “apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın bülent?”
    “hangisini?”
    “otomatik yanan, sensörlü lamba.”
    “hayır.”
    “komşu görmüş, yalan söyleme. süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.”
    önüme baktım.
    “neden kırdın?” cevap yok.
    “hasta mısın evladım? söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle…”
    “kırdımsa kırdım, ne olacak! çok mu değerliymiş?”
    “lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? yöneticiye de dedim. lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. sen değerlisin benim için.”
    “beni görünce yanmıyordu baba.”
    “nasıl ya?”
    “görmezden geliyordu, yanmıyordu. kaç sefer yok saydı beni.”
    “e beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.” “hadi ya! sahiden mi?” “evet. ucuzundan takmışlar. bizimle bir alakası yok.” babama sarıldım, yıllar sonra.

    !---- spoiler ----!

mesaj gönder