• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.73)
joker - todd phillips
joker, başarısız bir komedyen olan arthur fleck'in hayatına odaklanıyor. toplum tarafından dışlanan bir adam olan arthur, hayatta yapayalnızdır. sürekli bir bağ kurma arayışında olan arthur, yaşamını taktığı iki maske ile geçirir. gündüzleri, geçimini sağlamak için palyaço maskesini yüzüne takan arthur, geceleri ise asla üzerinden silip atamayacağı bir maske takar. babasız büyüyen arthur’u en yakın arkadaşı olan annesi happy adıyla çağırır. bu lakap, arthur’un içindeki acıyı gizlemesine yardımcı olur. ancak maruz kaldığı zorbalıklar, onun gitgide toluma aykırı bir adam haline gelmesine neden olur. yavaş yavaş psikolojik olarak tekinsiz sulara yelken açılan arthur, bir süre sonra kendisini gotham şehri’nde suç ve kaosun içinde bulur. arthur, zamanla kendi kimliğinden uzaklaşıp joker karakterine bürünür.

kaynak: beyazperde.com
  1. sesini çıkarmayanın ezildiği bir düzen. iş yerinde ezilme, sokakta ezilme, her yerde ezilme. iyi olmanın bi boka yaramaması. sokaklarda insani değerlerle yaşamanın imkansız olması. bütün bu olanlara sadece gülerek ağlamak. kimsenin dinlememesi. işi dinlemek olanın bile dinlememesi. her şeyin boktan olması ama hiç kimsenin umursamaması. zor zamanlardan geçmenin bir türlü bitmemesi. birisiyle konuşmanın bile iyi gelmemesi. etrafında hiç kimse olmadığında kendini daha iyi hissetmek. tek istediğinin kötü hissetmemek olması. sevgin karşılığında aldığın geri dönüşün sevgisizlik olması. acı acı gülerek ağlamaya devam etmek. iletişimsizlik, anlayışsızlık. gürültü kirliliğinin, kavga seslerinin içinde olmak. hayatın boyunca hiç mutlu olmamış olmak ama hep mutlu olmanın sana söylenmesi. yakınlığın olmayan insanları uzaktan severek sadece hayallerde iyi hissetmek. sadece hayallerde sevilmek. yalandan da olsa birazcık sevgi ama gerçekte yalanı bile olmaması. herkesin birbirini kullanmaya çalışması. herkesin kendi çıkarını düşünmesi. kendini bi bok sananların iğrenç olması. güvensizlik. onlar gibi olmadığın için dışlanmak. kendin hakkında iyi olduğunu düşündüğün şeyleri sadece kendin düşünmen. anlaşabildiğin hiç kimsenin olmaması. kendi başına dans etmen. hayata sadece seyirci olmak. hiç kimsenin iyi olmaması sadece iyiymiş gibi davrananların olması. hiç kimsenin kötü hissettiğini duymak istememesi. kimseye zarar vermek istememek ama sürekli buna zorlanmak. rahatsız oluyorum diye söylemene rağmen sürekli rahatsız edilmek. birilerinin rahatsız edilmesine dayanamamak. sabrın taşınca da kötü davranmanın kaçınılmaz olması. kendime mi vurayım onlara mı vurayım arasında gidip gelmek. böyle davrandığında da kendini iyi hissetmenin mümkün olmaması. yaptığın kötülüklerden kaçarak değil, olduğun gibi davranarak uzaklaşabilmek. olmadığın biri gibi davranmaktan vazgeçmek. rol yapmayı bırakmak. iyi kalmak için elinde hiçbir şeyin kalmaması. bir şeylerin arkasına sığınanların, seni bir şeylerin arkasına saklanmakla suçlaması. hiç kimsenin umurunda olmadığını bilmek. sadece sevildiğini düşündüğünde iyi hissetmek. yaptığın kötülüklerde haklı olduğunu düşünmeye başlamak. sahtelikleri öğrenmeye başladıkça gerçek hayatın ortaya çıkması. nereye ait olmak için çabalarsan çabala asla hiçbir yere ait olamamak. istenmemek. neyin doğru neyin yanlış olduğunun birbirine karışması. hayallerinin yıkılması, gerçeklerinin yıkılması. hayatını bitirenlerin hayatını düzelteceğini söylemesi. görmezden gelmiyorlarmış gibi davrananlardan empati ve kibarlık beklemek. kendini kapatmak ve kimseyle görüşmemek. en başından beri kötülükler içinde yaşadığını anlamak. üzüldüğün her şeyin gülünecek şeyler olduğunu öğrenmek. gerçek mi yalan mı diye düşünmeyi bırakmak. doğru davranmak için uğraşıp mutsuz olmak yerine istediğin gibi davranarak iyi hissetmek. sıkılarak çıktığın yaşlardan eğlenerek inmeye başlamak. düzelmeyecek şeylerden rahatsız olmaktan vazgeçip keyif almaya başlamak. hayallerinde sevdiğin insanın seni sadece çıkarı için kullandığını anlamak. hiçbir şeye inanmamak. hiç kimsenin seni sevmediğini, onlara verdiğin değeri sevdiklerini anlamak. onların kuralları içinde değilsen içlerine asla alınmayacağını bilmek. kötülük yapanlara kötülük yaptığından dolayı kötü hissetmekten vazgeçmek. neyin doğru ve yanlış olduğuna, neye gülüp ağlayacağına birilerinin karar vermesinden usanmak. iki yüzlülerden gına gelmesi. kendileri gibi olmayanları anlamaya çalışmayanlardan bıkmak. kötülüklerine laf etmediğin sürece sana bir şey demeyeceklerini bilmek. sevdiklerinin de onlar gibi olduğunu görmek. rahatsız edenin rahatsız edilmek istememesine hakkının olmadığını anlamak. rahatsız edene hak ettiğini vermek. sen rahatsız olduğunda onların umurunda olmuyorsan, onlar rahatsız olduğunda da senin umurunda olmamasını öğrenmek. ağzını kanatsalar bile gülmesini bilmek. ne kadar tuhaf görünse de mücadeleye ve hayal kurmaya devam etmek çünkü yaşamının devam etmesi... ve asla unutmamak... hayat böyle...

    "umarım ölümüm yaşamımdan daha mantıklı olur."

    yönetmenliği todd phillips, görüntü yönetmenliği lawrence sher, müzikleri hildur ingveldardottir gudnadottir, oyunculukları joaquin phoenix, robert de niro, senaryosuyla todd phillips, scott silver çok iyi film. en iyi fragmanları yapmışlardı film için. birçok kişi bir sürü film için aynı fragmanı yaptılar youtube da.

mesaj gönder