1. her semti birbirinden ayrı, memur öğrenci kenti demek için fazla işçi barındıran, 25 yılımın 17 yaşımın kenti . denizi yok esprisi yapanlara kızacak kadar sevdiğimiz şehir.
    sadece devletin değil erdal eren'in, ethem sarısülük'ün, uğur mumcu'nun , 10 ekim'de yitirdiğimiz kardeşlerimizin de şehri.
    güzel gecekonduların, çirkin toki binalarının, ağır soğuğun, cehennem gibi sıcakların da şehri.
  2. buraya alışmak zaman alıyor. özellikle arkadaş çevreniz yoksa, edinmesi de çok zor. geleli neredeyse bir yıl olacak ama hala bir dikiş tutturamadım. mekan keşfetmekten başka burada insanlar ne yapıyor anlamış değilim. bu şehrin en büyük artısı tiyatrolarıdır. o da olmasa, çekilecek yer değil.
    nami
  3. yakın zamanda deneyimlemek istediğim şehir.

    izmir'de doğdum, büyüdüm, üniversite okudum (22 sene)

    farklılık gerek, aileyle de olmaz artık dedim ve sonrasında istanbul'a zıpladım. hala buradayım (4 sene)

    sakinliği izmir'le, kaosu istanbul'la deneyimledim. galiba artık beni tamamen saracak bir şehir lazım. yani izmir'in anaç tavrı olmayacak, istanbul'un umursamaz hali de olmayacak. bana bir şey katacak, benim çok içselleştireceğim bir şehir olacak.

    hiç ankara'ya gitmedim ama içimden bir his biraz da orada yaşamam gerektiğini söylüyor.
  4. yılmaz erdoğan'ın "ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
    bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan
    ankara'da yaşamak." sözüyle aslında bayağı ipucu verdiği birilerine inat "güzel" şehir. ankara, isminde bile biraz kasvet var. tekdüzelik, gereksiz ciddiyet ve sakinlik var... daha canlı şehirlerden ankara'ya gelen insanlar genelde memnun kalmazlar. çünkü kendi şehirlerinde olan şeyleri ankara'dan da beklerler. fakat ankara kimseye eğlence vaat etmez. sadece düzen vaat eder. bir de aşk vaat eder. öyle güzel yaşanır ki ankara'da aşk. belki de dünya'da sayılıdır aşkın bu kadar yoğun yaşandığı şehirler ve ankara onlardan biridir. sevdiceğinizin elinden tutup, karanfilden tee seğmenler parkı'na kadar bir yürüyün, bunu bir yapın, sonra bana haklısın deyin.
  5. gençliğimi, emeğimi verdim lan sana. amaçsızca kurtuluş-kızılay yapıp kurtuluş parkı'nda salak salak güvercinlere baktım lan koynunda.
    yok
  6. yıllardır sevmekle sevmemek arasında gidip geliyorum.dönem dönem sevip dönem dönem de sevmiyorum. şu sıralar sevemiyorum gene ankara'yı. hissettirdiği yalnızlık hissi beni mahvediyor.
    gitsem bu şehirden çok mutlu hissedeceğime eminim.
    gidemiyorsun da kalamıyorsun da.
    tekrar sevmek istiyorum.
    rihan
  7. kış mevsiminin farklı yaşandığı şehir.soğuk kelimesini hissedersiniz ankarada. ayazı^:ankara ayazı^ insanı titretir. sabahları arabası olan için buzlanan camı temizlemek arabası olmayan için otobüs beklemek çok zordur. yazlıkların yerini annelerimizin gardırop üzerindeki çantalarda zulaladığı çeşit çeşit kazaklar, kalın montlar, yerine göre hayat kurtaran renk renk içlikler alır. sokaklarda atkılar, bereler, taytlar, botlar modaya göre arz-ı endam eder.

    ankarada bazısı için kış kahve demektir. ellerinde kahve bardakları, omuzlarında çanta, afilli montlarıyla hızlı hızlı bi yerlere gitmeye çalışan insanlar göze çarpar. her sokak başına açılan kahveciler dersten sonra "takılmaya" gelen üniversiteli gençlerle dolar, taşar. hoş sohbet eşliğinde "karamel maccihiatolar", "cappicunolar" yuvarlanır. lapa lapa yağan kara sıcak bir içecekle eşlik etmek huzur hissi verir.

    ankarada kış aynı zamanda tiyatro mevsimidir.güzün başlayan devlet tiyatroları soğuk kış akşamlarında kapılarını ankaralılara açar. biletler çok çabuk tükenir. özellikle şinasi ve akün sahnesine gidecekseniz oyundan önce salona oldukça yakın olan kuğulu parka gelebilir veya bestekarda gezebilir, oyuna yarım saat kala salona yüreyerek geçebilirsiniz.

    ankarada kışın değişmez figürlerinden biri de kestaneci abilerimizdir.akşam olmayagörsün tezgahlar kurulur, kestane kokuları burnunuza gelmeye başlar. kestane manileri eşliğinde ekmek paralarını kazanmaya çalışırlar.

    velhasıl kelam başta da dediğim gibi ankarada kış soğuktur ama sıcaktır da. bedeniniz üşür ama ruhunuz ısınır.
  8. öğrenciyken çok sevdiğim, şimdiyse sadece tatillerde gelmeme rağmen hiç özlemediğim şehir. her yerde, içinde aynı markaları barındıran alışveriş merkezleri...suratsız insanlar... trafikte eli korna üstünde bekleyenler...sevmediğim şehir.
  9. benim için anısını silemediğim eski sevgili gibidir.doğduğum,ilk gençlik yıllarımın geçtiği şimdi çok uzaklarda kalan bir hatıradir.tam 12 yıl oldu ayrılalı ailem orada,çocukluğum orada.yoksul bir mahallesinde büyüdüm ve hayatımın istikametini değiştirebilmek için tabiri caizse eşşekler gibi çalıştım.ilk aklıma gelen ayazıdır 27 yıl iyi ısıtılmış bir evin hayali kurdum.hep bir arada kalmışlık hissettim.artık benim bıraktığım şehir değil tanımakta zorlanıyorum.bana ait bir şey kalmamış sanki.