1. ortadoğu dinlerinden islam inancında; evrenin yaratıcısı ve yöneticisi olan tek tanrı (allah) tarafından meleği cebrail aracılığı ile peygamberi muhammed'e gönderdiğine inanılan kitap.

    notlar:

    1) kitap surelerden, sureler de ayetlerden oluşur.

    2) ayetler bir seferde değil, yıllar içinde gelmiştir.

    3) ilk inanları tarafından peygambere ayetler geldikçe taş, kemik, deri, bez ve kağıt gibi materyallerin üzerine yazıldığı ya da ezberlendiği söylenir.

    4) peygamberin yaşam süresi içinde kitap haline getirilmemiştir.

    5) peygamber öldükten sonra ilk halife ebubekir tarafından oluşturulan bir komisyon ile tüm sahabelerdeki parçaların toparlandığı, üçüncü halife osman zamanında kitap haline getirilerek 7 nüsha olarak çoğaltıldığı düşünülür.

    6) en eski nüshaları ile ilgili farklı görüşler olsa da; bazı tarihçiler tarafından, topkapı sarayı müzesinde bulunan nüshanın halife osman tarafından çoğaltılanlardan biri olduğu söylenir.

    7) ilk nüshalar toplandığında hareke ve noktalama işaretleri yoktu. peygamberin ölümünden 56 yıl sonra ebü'l-esved zamanında harekelerin eklendiği, 76 yıl sonra nasr asım zamanında harflerin noktalanmasının yapıldığı söylenmektedir. bu şekilde kitap, şu an bilinen haline ulaşmıştır.

    8) surelerin iniş sırası ve kitapta bulunuş sırası farklıdır. iniş sırasına göre ilk sure alak iken, kitap sıralamasında ilk sure fatiha'dır.

    9) bazı kaynaklara göre kitap sırası bizzat peygamber tarafından ayetler geldikçe bildirilmiştir, bazı kaynaklara göre ise kitap haline getiren komisyon bu şekilde karar vermiştir.

    10) peygamber mekke'de iken gelen ayetlere mekki ayetler (86 sure), hicretten sonra medine'de iken gelen ayetlere medeni ayetler (28 sure) denir.

    11) mekki ayetler, genel olarak temel inanç esasları ve ahlak üzerineyken; medeni ayetler, genel olarak toplum kuralları üzerinedir.
  2. günümüzdeki "kadın hakları" kisvesi altında sunulan hangi durum yeterli görülür de kuran'daki kadın meseleleri ile kıyasa sokulur diye üzerinde düşündüğüm kitap.

    öncelikle günümüzün seküler dünyasında kadın haklarını geçtim kadın kavramı çok kötü bir vasatlıkta ele alınıyor. bunu yılların aktivist feministi olarak diyorum ve o sahada verdiğim onca emeğe şu an acıyorum. kadın hakları dahi erkekler tarafından inşa edilmişken ve eninde sonunda kadın cinsini nesneleştirmekten öteye gidemezken bu durumu sadece "çağdaş" olduğundan dolayı şimdiye kadar ki en iyi durum olarak gören zihniyete hayretle yaklaşıyorum. mesele yine şuna geliyor bu insanlar sahip oldukları akıllarını ve haiz olduklarını bilgiyi o denli yüceltiyorlar ki bunlar içindeki çarpıklığı göremiyorlar. sözün özü biraz daha araştırın gençler, şimdinin nesne haline getirilemeye çalışılan kadını ile (iş başvurusunda dahi "prezentabl" olmanız bekleniyorsa, yüksek lisans alımında hocanız "temsil yüzümüzün daha bakımlı olmasını bekleriz" gibi bir cümle kuruyorsa bana aksini iddia etmeyin. hayır bunlar türkiye'den örnekler değil, dünyanın en özgür ülkelerindeki durum bu) islam'daki kadını biraz daha araştırıp karşılaştırın. önyargısız yaklaşıldığında hangisinin kadını en özgür hissedeceği alanı sunmuş olduğunu göreceksiniz.

    tavsiye video: "islam in women" by fadel soliman
    youtube'da var aynen bu isimle. şimdilik aklıma gelen bu. geldikçe yazarım belki.
  3. ideacı olmayan bir şekilde yorumlanacak olursa:

    selefleri gibi kölecilikten tut cinayete teşvik, oradan cinsiyetçiliğe ve nefret söylemine kadar pek çok suça teşvik barındıran toplama kitaptır. bundan doğal da bir şey yoktur zira 7. yüzyılda arap kabilelerinin bulunduğu coğrafyada bunlar suç değildi.

    kadın hakları konusuna ayrıca değinmek gerek sanırım. cenaze namazında dahi saf tutamayan bir cinsiyetten bahsediyoruz. çok açık ki kadın, bu kitabı yazanın muhatabı değildir. “kadınlarınız” diye kime hitap ediliyorsa muhatap alınan insanlar onlardır.

    kur’an’daki kadın hakları diyebileceğimiz şeyle modern hukuk sisteminin kadına tanıdığı hakları karşılaştırmak kağnı ile son model bir elektrikli arabayı karşılaştırmakla denktir. hele ki kadın haklarının itici gücü olan feminizme “erkek icadıdır, kadını metalaştırır” gibi söylemlerle “eleştiri getirmek” üzücüdür çünkü apaçık yanlıştır.

    kadın cinayetlerinin daha az sayıda olduğu yahut çocuk gelinlerin bulunmadığı toplumlarda da gizli/örtülü cinsiyetçilik olduğu genel kabuldür. "bana böyle dediler, bunu yaptılar" tarzı kişisel tecrübelerle zaten bir yere varılamaz da hadi bu örneği genelledik diyelim, bu örnekten yola çıkarak varılan sonuç cinsiyetçiliğin yerleşik olduğudur.

    son olarak inanana pek bir şey diyemem sonuçta scientology filan gibi yeni dinler kuruluyor ve inananları oluyor, sayıları az buz da değil. fakat diyebileceğim tek şey peşin hükümlü olmayın ve araştırma yapmadan tuhaf yargılara varmayın.

    (bkz: sana'a 1 ve kuran'ın kökleri)
    pinot
  4. hemen hemen her evde bulunan, pek az kişinin okuduğu, okuyanların büyük kısmının arapçasını okuyup anlamadığı ama herkesin çok iyi bildiğini iddia ettiği kitaptır.
  5. okuyup verdiği mesajları idrak ettikçe daha bi' huzurla doluyor insan. şunu da bırakayım:

    '' açıp genişletmedik mi senin göğsünü,
    indirmedik mi üzerinden ağır yükünü,
    ki o belini çatırdatmıştı senin.
    ve yüceltmedik mi senin şanını.
    demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var.
    zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var.
    o halde, boşalır boşalmaz yeni bir işe koyulup yorul.
    ve yalnız rabbine yönelip doğrul.''

    inşirah
  6. kuran'ı kerim islam öğretisinin ana kaynağıdır. müslüman kimseler bazı entelektüel kesimlerce kuran okumamakla itham ediliyor, yer yer aşağılanıyor hatta cahil cesaretiyle kuran'dan ayetler göstermelik paylaşılıyor. böyle bir moda var, dini bir mevzu geçince google'da ayet bulup paylaşan tıfıllar var, neyse.

    kuran okumak ne islamın ne de imanın bir şartı değildir. namazda kıraat dışında kuran okunması gibi bir kaide yoktur, sünnet iye geçer. müslümanlar canı istemezse bu sünneti de yerine getirmez, ve bununla da itham edilemez. islamın da imanın da şartları açık ve nettir. geri kalan şeri hükümlerden müslüman vatandaş sorumlu tutulamaz. islam bilme dini değil uygulama dinidir. bunu iyice anlamak gerek.

    yani kaynak müslümana der ki; kelime-i şahadet getir, namaz kıl, oruç tut, zekat ver,hacca git. bunlar farz kılınmıştır müslümana, emirlerdir.
    yine imanın şartlarında kuran okumak yoktur, sadece 4 kutsal kitaptan biri olduğuna iman etmek vardır. imanın şartları da; (allah, melekler, kitaplar, peygamberler, ahiret ve kaza-kader)'e imandır.

    gördüğünüz üzere müslümanlara ne kuran okumak(namazda kıraat harici) , ne de felsefe yapmak farz kılınmamıştır. dolayısıyla geriye kalan her şey ama her şey müslümanın sorumluluğu dışındadır, canı isterse yapar istemezse yapmaz.

    gerçek müslüman ; iman eden, ibadet edendir. farzlara uyan, günahtan sakınan kimsedir. sağda solda ayet copy paste yapanlar da kibirli, felsefe kasan, işe yaramaz, bilmecilik oynayan tiplerdir. ibadet etmezler, iman etmezler ama bilmeye gelince oho çok bilirler, bütün detayları bilirler, google'dan bulur bulur getirirler.

    ben buna islamı esnetmek diyorum. esnetirler çünkü kırılsın yok olsun istemezler. tarih boyunca islam esnetilmiş, genişletilmiş, bir tuhaf hallere sokulmuştur. halbuki her şey çok basittir, islam bu basitlikte yaşamayı telkin eder, bu basitlikte yaşayamıyorsan islamın dışına çıkarsın o zaman da islam yerine başka bir öğreti sunar adına da başka bir şey dersin onu enjekte edersin. fakat yok, illa islam olacak ama öyle olacak böyle olacak esnetirler ki yok olmasın, kaybolmasın hep var olsun her şeye uyum sağlasın. bugün kuantumu islamla açıklayanlar var yahu. adem ile havvayı metaforik değerlendirip evrimle içiçe lanse edenler var. tabi bi de bunlara çeşitli ayetler copy paste edip karşı çıkanlar var. çok ilginç geliyor bana esasen, bu zorlamak niye?
    abi
  7. işbu kitap ile ilgili iki ihtimal var; birincisi sadece erkeklere sesleniyor olması, ikincisi ise hem erkeklere hem kadınlara sesleniyor olması.

    "kadınlarınız" diye hitap ederken bu iki ihtimali de düşünmenizi rica ediyorum; ya sadece erkeklere seslenip kadınları insan yerine dahi koymuyor. ya da kadınların sahip olduğu kadınlardan bahsediyor (uu beybi)

    daha seslenirken dahi adam yerine koymadığı "kadınlarınıza şöyle yaklaşın böyle yaklaşın" diye seks talimatları veren ve "itaat" etmedikleri zaman nasıl cezalandırılacaklarını anlatan kitaptır.

    bu kitaba göre yönetilen toplumlar kadınları en iyi durumda erkeğin yarısı olarak görürler. birçok islam toplumunda bırakın okumayı, tek başına araba kullanması dahi yasaktır.

    kadınların okuması, oy kullanması, seçilmesi, seçilse de meclise girmesi dünyanın medeni kısımlarından yüz (100) yıl sonra ite kaka olurken, lisansı bitirip yüksek lisans mülakatına salağın birinin ettiği laf yüzünden kadına değer verdiğine inanacağımız kitap.

    peki bu kitaba inanların kız çocuklarının okuması için uğraşan 14 yaşındaki kızı başından vurduğu din hangi kitabın dini?

    peki taşlanarak hunharca öldürülen, köle pazarlarında 50-100 dolara satılan kız çocuklarını satan şerefsizlerin dini hangi kitabın dini?

    peki tecavüz vakarının zirve yaptığı coğrafyada hangi kitap, hangi din hakim?

    peki kadına biçtiği rol bir adamın üçüncü dördüncü karısı olma, mehiri neyse eline verip sokağa atma hakkı tanıyan din hangi kitabın dini?

    çok mu beğendin canım islam'ın kadına verdiği değeri? o zaman varsa şekliniz, rakka'ya bekleriz

    cevap editi: inananların iddialarına verilmiş yanıtlardır. ona göre okuyunuz.
  8. besmele ile başlayalım. "rahman ve rahim olan allah'ın adıyla"

    her işin başı olan besmele, her iş için uygun değildir. kötü işlere de bununla başlarsanız, allah'ın adına leke sürmüş olursunuz. bu yüzden şüpheli bir ifadedir. tecavüz, gasp, yalan, dedikodu, hırsızlık gibi işlere de acaba besmele çekilmeli midir? kurban keserken iyi bir iş yapılmıyor gibi. bir hayvan da olsa allah'ın yarattığı bir canlıyı keserken yine onun adıyla bu işi yapmak rahman ve rahim ifadeleri ile ters düşüyor. hayvan da olsa rahmeti dilsiz hayvanları kapsamıyor çünkü. merhamet sahibi yaradanın, suçsuz, günahsız hayvanların korkunç acılarla öldürülmesine ve sırf insanların keyfi için etlerinin yenmesine izin vermesi besmelenin içerisindeki ifadeleri boşa çıkarıyor.

    eğer müslümanlar ayetin anlamını yanlış yorumluyorsa, vahiy boşunadır. yorumda hata varsa doğrusu nedir?

    maalesef kuran'ın kitaplaştırılması sürecinde pek çok ayetin atıldığı ve çıkarıldığı bizzat sahih raviler tarafından aktarılmıştır. bu atılanlardan gerçekten sahte olanlar ile olmayanların hangileri olduğu % 100 tespit edilebilir miydi sizce? bence şüpheli bir durum.

    daha düşünmek için beyin yerine kalpten bahsedilmesi konusuna girmeyeceğim bile.
  9. açıp okumamış insanların, anadan babadan duyduğu kadarıyla taklidi iman çerçevesinde bildiği kutsal kitaptır. okuyanların da anlamadığı, anlayıp dinden sapanların olduğu bir şeydir. sözleri bilmeden ingilizce şarkı dinleyen insanların 'şarkı çok güzel abi yaa' dediği, türkçe çevirisinde o şarkıdan eser kalmadığını anladığında ingilizce daha çok şey anlatıyordu sanki deyip, arapça kuran'ı türkçe tefsir okuyup, 'biz' cümlesindeki gibi birçok yere takılı kaldığı, ingilizcedeki you gibi sen/siz, türkçede sen yerine siz'in saygınlık kattığını düşünmeden buna bile anlam yükleyemeyen insanların reddetme bahanelerinden birisi bile olabilmektedir. hadislerde bahsedilen birçok şeyin fizik, matematik ve tıp ile açıklaması rastlantı olabilir mi? 1400 yıl önce önerilen çörekotu'nun faydalarını tıbbın yeni bir şey keşfetmiş gibi lanse etmesi, ayakta tuvaletini yapmanın prostat yaptığını anlatması, ebced hesabına göre yazılmış kuran'ın gelişi güzel olmadığını gösteren deliller... kuran'da kamer surenin başlığı olan "ay" kelimesi ile "dünya" kelimesi arasındaki harfler toplam 333 adettir ve araya tam olarak 111 adet ay kelimesi sığmaktadır; çünkü arapça'da kamer(ay) kelimesi 3 harften oluşur. aynı şekilde gezegenimiz dünya ile ay arasına da ortalama 111 adet ay sığmaktadır yani aradaki mesafe ay çapının toplam 111 katıdır. bu ve bunun gibi hesaplamalar rastlantısal mıdır? en komiği de hayat bilgisiden başlayıp matematik, fizik, kimya, biyoloji ve felsefe ile devam edip haritada bir şehrin yerini bilecek kadar coğrafya bilgisi olmayan ukala insanların çok şey bildiğini iddia edip kuran'ı reddetmesi. pankreas'ın ne işe yaradığını bilmek için doktor olmaya gerek yok, aç öğren. ekmek artık aslanın ağzında değil, midesinde diyen bir toplumuz, bilmemek de ayıp artık öğrenmemekte.
    han
  10. edebi açıdan kötü bir kitap. kainata, insanlığa, ahlaka dair bir kitabın uhrevi olmasını bekliyor insan. ama çok küt bir anlatımı var. üslup kesinlikle yanlış. ayrıca çok teknik de bir kitap. elbette var birkaç kısım güzel bulduğum ama kalanı bir anayasa taslağı gibi. ticaret üzerinden giden bir kitap. burada muhammed'in de tüccar olmasının etkisi var deyince ayet seçip din yorumluyorsun pis dinsiz diye tepki alıyorum. ama bir düşünelim; camiye gidiyorsunuz. çok uhrevi bir mekan. gözlerinizi kapayıp yaratanla, canlılarla, evrenle bütünleşme esrikliği yaşamak istiyorsunuz. ama orada okunan ayetler ticaretle, evlilikle, gayet basit bir şekilde devlet teorisiyle ilgili. gerçekten çıldıracak gibi oluyorum düşününce. insanları aşağılamak neredeyse bu. yani kendi varlığını idame ettirebilmek için -hep kendini över şekilde- bir kitap yazılıyor ve insanların en özel duygularıyla resmen dalga geçiliyor.
    bazısı da çok derin anlamları var, yorumlayamıyoruz diyor. arap tasavvuf düşüncesinin kökenini bilmeden konuşuyor tabi bunlar. tüm semavi dinlerin tasavvuf düşüncesi plotinos'ta saklıdır. plotinos'un iki kez tanrı ile bütünleştim dediğini okuyoruz kitabından. bunun için insanın yapması gerekenleri de okuyoruz aynı kitaptan. buradaki düşünceleri öylece alıp islam'a uyarlamışlardır. hatta tarih kitaplarında arap düşünürlerin yunan düşüncesine olan ilgisi aktarılırken de değinilir. plotinos'un kitabını okuduğumda dine soğuk olsam da bu düşünce güzel hissine kapıldım. çünkü din dendiğinde bir saçmalık sayılacak ticareti, gündelik teraneyi hiç katmamış düşüncesine. hatta olabildiğince çok evrenle bütünleşin demiş. şimdi bu düşünceyi okuduğumda evet manevi coşkunluk var diyorum. kuran'ı mı doğru yorumlamıyorum diye düşünüyorum. ama ne yazık ki kuran tam da okuduğumuz gibi kaba bir kitap. çok ama çok az manevi birikime yönelik kısımları var. hiç de evrensel değil. ayrıca bu yönlerin doğruluğunu kabul edip, samimiyetimle okumaya çalıştım, yine olmadı. büyük saçmalık.
    sezgi