1. goriotbaba arkadaşımız da kabul ederse, bence aramızda para toplayıp bu arkadaşımızı gönderelim medeni bir ülkeye. onlara hakiki demokrasiyi öğretsin. yazık adamlar bu çağda resmen karanlık içinde yaşıyor. insan hakları, kadın erkek eşitliği filan derken iyice orta çağa döndüler gariplerim. arada bir bombayla kamyonla filan bir özgürlük dalgası yaşanabiliyor ama o da tek tük. hadi anadolu aslanı, bu ateşi dünyaya yayabilirsin.
    pinot
  2. bir yöntem yabancı bir şirketin türkiye ofisinde işe başlamak ve merkeze geçmek için fırsat kollamak olabilir. süreç benim için böyle gelişti en azından.

    gerçi benim geldiğim 2015 senesi türkiye'nin hala umut vaad ettiği zamanlardı. "çekip gitmek lazım"cılık şimdiki gibi furya haline gelmemişti. gezi yenilgisi yaşanmıştı ama gençlerde hala bu enerjinin anlamlı bir şekle gireceği beklentisi vardı. bir önceki sene fetönün bakan çocuklarını tutuklama hadisesiyle birlikte bi dolu saçma sapan olay yaşanmıştı. ama yine de memlekette güzel şeyler olabileceğine dair iyimser bir rüzgar esiyordu ara ara. ben de harıl harıl yurtdışına gitme planları yapıyor değildim. ama istanbul'dan kurtulma isteği son bir kaç aydır iyice kemirmeye başlamıştı. çocuk iki yaşına basmıştı ama evlilik iyi gitmiyordu; çocuksuz takıldığımız gençlik yıllarını bıçak gibi arkada bırakmaya adapte olamamıştık. istanbul'u suçlulardan biri sayıyorduk. 2014 ortasına ciddi ciddi yerleşmeyi değerlendirmek üzere diyarbakır'a geziye gittik şehirle hiçbir alakamız olmamasına rağmen. bol bol çay içtik sokak kahvelerinde, çok güzel geçti gezi. kürt açılımıyla beraber diyarbakır o sıralar yükselen yıldızdı. sur içinde emlak fiyatları deli gibi artıyordu. bir sürü turist geliyordu şehre akın akın. o çorba içtiğimiz, kebap yediğimiz, kahve içtiğimiz mekanlar şimdi kimbilir ne haldedir... diyarbakır'dan döndükten 1 ay kadar sonra çalıştığım şirketin yurtdışı ofisinden teklif geldi. aslında oltayı ben attım, tuttu. yani oldukça ironik şekilde "hayaller diyarbakır gerçekler paris" oldu, hakikaten hayat garip.

    geçen 4 sene sonunda şunu söyleyebilirim, yurtdışında yaşamanın bokunda boncuk yok. bunu gelmeden önce de biliyordum. artık diyarbakır'a kimse yerleşmez ama cesur olup deniz kenarlarında, metropollerden uzakta bir şeyler yapılabilir. yurtdışında yaşamak elbette bir deneyim ama bir ihtiras gibi buna kafayı takan ve bu uğurda çok para harcayan varsa o da yanlış. garip durumlar var. mesela eğer burada kalırsak, benim çocuğumun çocukları (olursa) "dedemler türkiye'den göçmüşler" diyen yabancılar olacaklar çünkü herhangi bir türkiye diasporası ile alışveriş halinde değiliz. bizim anadilimizi konuşmayacaklar, iletişim kurmak için onların dilini konuşmak zorunda kalacağız. ne bileyim, garip.
  3. gamit
  4. çekilip gidilmek istenen ülkeler, genellikle içine edecek insanları değil, birşeyler katacak insanları kabul ettiği için, gayet mantıklı olan eylem. ayrıca entry'sini editleyip insanlara entel diyerek hakaret ettiğini sanan, aslında cahilliğe övgü düzenlerin de, gerçekleştirme isteğimi arttırdığı eylem.
  5. yapılmaması gereken ama bu ülkeden bıkan insanların gitmeyi tek çare olarak gördükleri eylem. ben bu ülkeye göre değilim abi. bu ülkede insanlar;

    - bir kadının gülüşünden tahrik oluyor.
    - kedi, köpek, eşek, ördeğe tecavüz ediyor.
    - bir adamın ağzından çıkan bir sözle sokaklara dökülüp terör estiriyor.
    - soyut varlıklara hunharca tapıyor.
    - kendi yakınını tedavi eden doktoru dövüyor.
    - çıkarcılıkta 1 numara.
    - dolandırıcılıkta master yapmış.
    - işini düzgün yapmıyor. tembellikte uzmanlar.
  6. gidemen abi. ben gidemem.
    3 hafta kadar once avusturalya daydim. insanlari gozlemledim ister istemez.kiskandim, cunku dertleri bambaska.ulkedeki gundemin ucte biri orda olsa kafayi yiyecekleri gibi ulkede yasayanlarin kafalarindaki dertlerin de ucte birini ordakilerin kafasina yerlestirsen bir sekilde, kendilerini denize atarlar, yilana soktururlar, bir odaya kapanip bos bos duvara bakarlar.mutlular abi. sgk yi n'apicaz, askerlikten yirtar miyim, manitayla nasil evlenecegiz, su karsidan gelen tipler bana saldirir mi, elektrige gene zam geldi, cocugu duzgun bir okula yollamam lazim vb. dertleri yok. en azindan hepsi bir arada degil. bariscillar. insan ozeniyor.
    ne var ki, gidemen. insan dogdugu yerde yasamali. istedigin yoksa yasadigin yerde, sen yap. buna ugras. gunluk hayatinin olmasini istedigin gibi yapmak icin elinden geleni ardina koyma. insan ol. turk'uz, fakat sadece bununla gurur duymamiz gerekmiyor. insan olabilmekle gurur duymaliyiz.
    gidemen haci. gitsen de gidemen. ugrasacagiz, yolumuza bakacagiz.
  7. bana eksisozluk.com - kufur = youreads.net denklemini dogrulatmis baslik adidir.
  8. ben neden çekip gidiyorum ki onlar çekip gitsin. dediğim durumdur. doğal güzellikleri olan bir coğrafyada yaşıyorum, onlar bu ülkeyi çirkinleştiriyor. ve daha yaşanılmaz hale getiriyor. o zaman benim değil aksine bu ülkeye zarar verenlerin çekip gitmesi gerekiyor.
  9. gitmek mi zor kalmak mı zor? diye düşünürken giden sevdiklerimin sözleri aklıma geliyor.gidilen yerde şartlar güzel olsa da ülkemin itiş kakış halini kargaşasını bile özlüyoruz sözleri beni gülümsetiyor.
  10. orjinalinden çok daha fazla kibar olan söylemdir.gitmeyelim, sevgilimiz otobüs beklerlerken bomba patlasa da gitmeyelim, çocuğumuz okula giderken bomba patlasa da gitmeyelim,patron olup para kazanamayıp elimizdeki son parayı oğluna sünnet yapacak diye çaycı ayşe ablaya versek de gitmeyelim lan, ahmet dayı patlama olunca survivor izlemeye devam ediyorsa da gitmeyelim, hükümet yetkilileri sanki siri lanka da yaşıyormuşçasına olayı kınıyorsa da gitmeyelim, gitmeyelim arkadaşım burası bizim vatanımız lan gitmeyelim bizden öncekiler gitmediler biz de gitmeyelim.
    lvssr