1. kişisel blog açarsın da bir süre sonra yazmayı falan bırakırsın hani. adresini bile unutmuşsundur, arada bir bildirim falan geldiğinde hatırlar girer bakarsın.
    temayı falan değiştirmeye bile üşenirsin.

    işte öyle bir şey.
    sistemi kurmuşlar, bırakmışlar. bir mod akışı var, o da olmasa kimsenin umrunda değil.

    hayır bir de ileride millet bu özgünlüğün fikrini çalıp kullancak sağda solda. bizimkiler de çemkirecek "bizden gördüler".
    (bkz: ekşi sözlük parantez)
  2. evlerinde huzuru kaçanların gelip kendilerine yuva edindiği, sonra geçen zamanla evde sular durulup evdekileri özlediklerinde kaçıp gittiği bir geçici konaklama yeri. bir bakım evi, bir rehabilitasyon yeri, belki bir sağlık ocağı.
    ama asla yuva değil.

    youreads'den en çok şikayetçi olanlar da hep bu misafirler oluyor genelde.
  3. fularla özdeşleşmiş, fularsız düşünülemeyen sanal ortamdır. öyle ki, selamlaşmalar bile bu fular kültüründen nasibini almıştır.

    -fulâr-un aleyküm!
    -aleyküm fular!
  4. saati 8 dakika geri olan kültür şeysi.
    hani 1 saat falan olur, saat dilimi şaşmış dersin de 8 dakika nedir, nasıl 8 dakika geri kalmayı becerebilmiştir, hayret...
  5. https gelmiş.
    hiç de söylemiyorlar.
  6. "tırnak işareti" kullanmanın forbidden ile ödüllendirği yer.

    düzeltme: bu site beni delirtecek! az önce bir başlık açarken 4 defa aynı şeyi yazmak zorunda kalmıştım, dördüncüde sorunun tırnak işareti olduğunu fark ettim. şimdi ise çatır çatır yazıyor tırnak işaretini!
    " deneme"
  7. hazır girilmiş olan her şeyi okuyup bitirenlerin, üzerine söyleyecek sözü olup hepsini söylemiş olanların, kısacası youreads'e doyanların daha fazlasını istedikleri sözlükümsü forumumsu bilgi bankamsı site.

    ıssız kasabalar güzeldir. geleni gideni çok olur. her gelip geçen de "burası da pek ıssızlamış" der, yoluna devam eder. ama varlığı devam eder, başka gelecek yolcular için varlığını devam ettirmelidir.

    bir gün yolcular, "dur şurada bir iki ay takılayım" dediğinde ...

    neyse konumuz bu değil.

    herkes istiyor ki ben geldiğimde ortalık şenlik olsun, ben de bu şenliğe katılayım, çok olalım. ama durup soluklandığımız bile yok.

    uzun yolda giderken yol kenarındaki ıssız kasabalara bakarken "çok güzel yermiş, niye bu kadar ıssız" deyip de ayağımızı gazdan kesmeden basıp gitmelerimiz gibi.

    halbuki dursak bir çay demlesek semaverde, gelenlere de ikram etsek falan filan.

    konumuz bu da değil.

    bakın komşular, kendi bahçenizi seviyorsunuz, biliyorum. bahçelerinizi ben de seviyorum. güllük gülistanlık sizin oralar. hatta sizin oralar da bizim oralar.
    başka bahçelere gelip de "bir zamanlar ne top koştururduk buralarda" diye iç çekmenize gerek yok. yine gelin, buyrun. ben herkesin bahçesine gittim, daha beni kovan olmadı.

    ben bu bahçenin ne sahibiyim, ne yerlisiyim, ne köylüsüyüm. ben de sizler gibi, sizlerin bahçelerinde olduğum gibi; bir misafirim. bekliyorum ki birileri gelsin, bi mahalle maçı olur, yakar top olur, oynayalım.

    demem o ki, kimsenin şikayet etmeye hakkı yok. buraların ıssızlığı, kimsesizliği, biz "kimse" lerden kaynaklanmakta.

    şu durumda ya gelin bu bahçede de oynayın, ya da uzaktan uzaktan "ay yazıık" iki yüzlülüğüne girmeyin.

    "çok güzel yerdi ama bitti, kimse kalmamış, hiçbir şey yazmıyor kimse, keşke herşey çok güzel olsa"

    geçiniz.

    "muhabbet edemiyoruz burada" de, canımı ye.

    kaldı ki biz muhabbetin de dibine vuruyoruz, ama gizli gizli. kimseye çaktırmadan. kıskanıyoruz çünkü başkaları da gelir, muhabbetimize katılır, çokluktan bokluk doğar falan.

    ulan iki lafımdan biri yalan he.
    ama hangisi...
  8. okumakla bitiremediğim sözlük. şimdi canlandırmanın hiç sırası değil, şöyle bir kaç ay daha bekleyin canlar.
  9. özleyeceğim.