1. 20 yasinda ben,
    35 yasimda ben,
    40 yasimda ben ve
    bugunku ben dordumuz.

    birden 20 yasimi, 35 yasimin karsisina oturttum.
    40 yasimin karsisina da, ben gectim.
    yirmi yasim, otuz bes yasimi tutucu buldu.
    kirk yasim ikisinin de salak oldugunu soyledi.

    yatirstirayim dedim.
    - sen karisma moruk - dediler. buyuk hir cikti.
    komsular alttan ustten duvarlara vurdular.
    yirmi yasim kirk yasima bardak atti.

    evin de icine ettiler.

    bende kabahat.
    ne cagiriyorsun tanimadigin adamlari evine ...

    can yucel
  2. ortalama insanda,
    herhangi bir günde herhangi bir orduya
    yetecek kadar ihanet,
    nefret, şiddet
    ve saçmalık vardır.
    ve cinayet konusunda en becerikliler
    cinayet karşıtı vaaz verenlerdir .
    ve nefreti en iyi becerenler,
    sevmeyi vaaz edenlerdir .
    ve son olarak,
    savaşı en iyi becerenler
    barış vaazı verenlerdir .

    tanrı'yı vaaz edenlerin
    tanrı'ya ihtiyacı var.
    barışı vaaz edenlerin
    huzuru yok
    sevgiyi vaaz edenler,
    sevgisizdir
    vaaz verenlerden sakının.
    bilmişlerden sakının.

    durmadan kitap okuyanlardan sakının.
    yoksulluktan nefret edenlerden
    ya da gurur duyanlardan sakının.
    övgü göstermekte hızlı davrananlardan sakının.
    karşılığında övgü beklerler .

    sansürlemekte hızlı davrananlardan sakının
    bilmedikleri şeylerden korkarlar .

    sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının;
    tek başlarına bir hiçtirler.

    ortalama erkeklerden,
    ortalama kadınlardan,
    ortalama insanlardan sakının.
    sevgilerinden sakının.

    sevgileri vasattır, vasatı aranır dururlar.
    ama nefretleri dahiyanedir.
    nefretleri seni beni ,
    herkesi öldürebilecek kadar,
    dahiyanedir.

    yalnızlığı istemezler.
    yalnızlığı anlamazlar.
    kendilerinden farklı her şeyi
    yok etmeye çalışırlar.

    sanat yaratamadıklarından
    sanatı anlayamazlar
    yaratma başarısızlıklarını
    dünyanın beceriksizliğine yorarlar

    kendileri tam sevemedikleri için
    senin sevginin eksik olduğuna inanır
    ve senden nefret ederler .

    ve nefretleri
    parlak bir elmas,
    bir bıçak ,
    bir dağ ,
    bir kaplan,
    bir baldıranotu gibi,
    mükemmeldir

    en usta oldukları
    sanattır nefret!

    kitlelerin dehası - charles bukowski
  3. ...yokluğun cehennemin öbür adıdır, üşüyorum kapama gözlerini.

    ahmet arif
  4. bi dergide rastlamıştım bu çocuğa, muhteşem yetenekli bulmuştum. paylaşmak istedim.
    özkan dursun: 2 şubat 1992 doğumlu, sakaryalı, marmara'da hukuk okuyor.

    1
    kadın yıkadı kendini astı.
    güneş yoktu.
    şehir suskundu.

    adam çıkardı kendini astı.
    duvar soğuktu.

    2
    mathilaydı.
    bir masal kadınıydı.
    kimsesiz bir dilde bir şarkı mırıldandı.

    bir yağmur kendini ıslattı.

    3
    lambalardı.
    akşam olsa uyanırlardı.

    4
    duvarda bir adam asılıydı.
    şehirde bir güneş peydahlandı.
    karanlıklar

    karanlıklar arasında

    5
    bir masaldı.
    mathildaydı.
    yokluğun usul usul vardığı.

    kadındı.

    6
    vardı.

    7
    yalnızlık bir yerde yalnız kaldı.
    abi
  5. ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
    şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
    bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
    durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    bu evleri atla bu evleri de bunları da
    göğe bakalım

    falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
    inecek var deriz otobüs durur ineriz
    bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
    herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
    herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım
    nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    beni bırak göğe bakalım

    senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
    bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    bana dönesin diye bir bir kapattım
    şimdi otobüs gelir biner gideriz
    dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
    seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    durma kendini hatırlat
    durma göğe bakalım

    turgut uyar
  6. "gel yıkalım şu süleymaniye'yi desen
    iki kazma kürek,iki de ırgat gerek
    hadi gel geri yapalım şunu desen
    bir sinan bir de süleyman gerek."
  7. aşksız ve paramparçaydı yaşam
    bir inancın yüceliğinde buldum seni
    bir kavganın güzelliğinde sevdim.
    bitmedi daha sürüyor o kavga
    ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek

    aşk demişti yaşamın bütün ustaları
    aşk ile sevmek bir güzelliği
    ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
    işte yüzünde badem çiçekleri
    saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
    sen misin seni sevdiğim o kavga,
    sen o kavganın güzelliği misin yoksa

    bir inancın yüceliğinde buldum seni
    bir kavganın güzelliğinde sevdim.
    bin kez budadılar körpe dallarımızı
    bin kez kırdılar.
    yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
    bin kez korkuya boğdular zamanı
    bin kez ölümlediler
    yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
    bitmedi daha sürüyor o kavga
    ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek

    geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
    suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
    ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
    yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
    törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
    türküler söylerdik hep aynı telden
    aynı sesten, aynı yürekten
    dağlara biz verirdik morluğunu,
    henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz

    ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
    ne tan atışı doğumların sevincine
    ey bir elinde mezarcılar yaratan,
    bir elinde ebeler koşturan doğa
    bu seslenişimiz yalnızca sana
    yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
    bitmedi daha sürüyor o kavga
    ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek

    saraylar saltanatlar çöker
    kan susar birgün
    zulüm biter.
    menekşelerde açılır üstümüzde
    leylaklarda güler.
    bugünlerden geriye,
    bir yarına gidenler kalır
    bir de yarınlar için direnenler

    şiirler doğacak kıvamda yine
    duygular yeniden yağacak kıvamda.
    ve yürek,
    imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
    ey herşey bitti diyenler
    korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
    ne kırlarda direnen çiçekler
    ne kentlerde devleşen öfkeler
    henüz elveda demediler.
    bitmedi daha sürüyor o kavga
    ve sürecek
    yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

    adnan yücel
  8. masa da masaymiş ha
    adam yaşama sevinci içinde
    masaya anahtarlarını koydu
    bakır kaseye çiçekleri koydu
    sütünü yumurtasını koydu
    pencereden gelen ışığı koydu
    bisiklet sesini çıkrık sesini
    ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
    adam masaya
    aklında olup bitenleri koydu
    ne yapmak istiyordu hayatta
    işte onu koydu
    kimi seviyordu kimi sevmiyordu
    adam masaya onları da koydu
    üç kere üç dokuz ederdi
    adam koydu masaya dokuzu
    pencere yanındaydı gökyüzü yanında
    uzandı masaya sonsuzu koydu
    bir bira içmek istiyordu kaç gündür
    masaya biranın dökülüşünü koydu
    uykusunu koydu uyanıklığını koydu
    tokluğunu açlığını koydu.
    masa da masaymış ha
    bana mısın demedi bu kadar yüke
    bir iki sallandı durdu
    adam ha babam koyuyordu.

    edip cansever
  9. seni düşünmek

    "seni düşünmek güzel şey
    seni düşünmek ümitli şey
    dünyanın en güzel sesinden
    en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey

    seni düşünmek güzel şey
    seni düşünmek ümitli şey
    fakat artık ümit yetmiyor bana
    ben artık şarkı dinlemek değil
    şarkı söylemek istiyorum..."

    nazım hikmet
    ------
    nazım hikmet'in en çok sevdiğim şiirlerinin başında geliyor bu şiir. umut etmeyi, sevmeyi, yetinmemeyi anlatıyor bana. yıllar önce âşık olduğum ve gönlümü fena kaptırdığım biri vardı, ne etsem de açılsam ve ilişkimiz olsa diye düşünürken bu şiir gelmişti aklıma. şiir yazılı bir not ve bir demet gül alıp gittim kapısına. sonuç; "çiçekler çok güzel teşekkür ederim ama benden daha iyilerine layıksın." böyle bir şeyler dedi. uzunca bir süre aşk acısı çektim, erkekler ağlamaz mottosunu yerle yeksan edip ağladığım günler oldu ama bir santim bile yaklaşmadı bana. ki bunun üzerine yine türlü yollar denedim aylarca.

    dönüp bakıyorum ardıma şimdi. bu güzel şiiri bile anlamayan birinin yalnız olduğunu görmek içimi acıtmıyor. iş yerinin kapısında belki çıkar da görürüm umudu ile kıvranan insanlara yazık oluyor. içim acıyor...

    not: şiir sevmeyen, kitap okumayan, bir şekilde elleri toprağa ve kitaplara değmemiş kişilere gönlünüzü kaptırmayın...