1. tüketim sektörüne getirdiği eleştirinde haklı olan, ancak öngördüğü çözümler noktasında politik açıdan tamamen başarısız olan bir politik harekettir. sadece gıda tüketimi değil, hayvansal deri ve giyim sektörü, kozmetik, cilt bakım ve temizlik ürünleri, ispanya’daki boğa güreşleri ve türkiye’deki horoz dövüşleri, at yarışları, çin’deki yulin köpek yeme festivali gibi farklı olaylar da vejetaryenliğin alanına girmektedir. çünkü sadece et ve süt tüketiminden uzak durarak hayvan haklarını korumak mümkün değildir.

    dolayısıyla aslında vejetaryenlik, doğrudan hayvan hakları konusuyla da ilişkilidir.

    evet; besi hayvanları son derece kötü koşullarda besleniyor, kimi hormon takviyeleri ile hızla büyütülüyor, kimi inorganik besinlerle. özellikle kümes hayvanları daracık alanlarla günışığı görmeden (veya çok kısıtlı görerek) gelişiyor ve sonra dünya üzerindeki 7 milyar insanın tüketimine sunuluyor. balıklar, hindiler, inekler, domuzlar ve tavşanlar da öyle.

    vejetaryenler, tepkilerinde haklı ama çözüm önerilerinin reelde pek bir karşılığı yok. bir defa önlerine şu soru çıkıyor:

    1) hayvanları kötü koşullardan kurtardıktan sonra, iyi/doğal koşullarda yetiştirip et ve süt tüketmeye devam etmeli miyiz?
    2) hayvanların öldürüp et yemekten vazgeçmeli, ölmelerine sebep olmayacak alanlarda onlardan yararlanmaya devam etmeli miyiz?
    3) “hayvanlar, hiçbir şekilde insanlar tarafından yararlanılacak varlıklar olmamalıdır” deyip hayvan yetiştirmekten tamamen vazgeçmeli miyiz?

    yani hayvanları kurtardıktan sonra daha iyi koşullarda yiyecek miyiz, yiyeceksek bunun ölçüsü ne kadar olacak, yoksa hiç mi tüketmeyeceğiz sorunsalı var vejetaryenlerin önünde. ve 2017 itibarıyla bu sorun hâlâ aşılamadı.

    günümüze bakarsak, yine vejetaryenlerin bireysel bazda et tüketiminden kaçınmasınıın zerre kadar anlamı yok. çünkü hayvanlar yine kötü koşullarda yaşayıp ölmeye devam ediyor. vejetaryenlerin et yeme boykotu, hangi hayvanı kurtarıyor o korkunç mezbahalardan? elbette hiçbirini kurtarmıyor.

    hatta vejetaryenlik, zaman içinde popüler kültür tarafından öyle metalaştırıldı ki, günümüzde sadece belli bir ekonomik seviyenin üstündeki kesim arasında bir trende dönüştü. (bkz: trend)

    vejetaryenler, etten almaları gereken proteini çeşitli bitkilerden, baklagillerden, inorganik besinlerden alıyor. ama bu, gelir seviyesi düşük insanların kolayca yapabileceği bir iş değil. en azından ülkemizde değil. et yerine alternatif bulmak demek, para demektir. dolayısıyla bir politik hareket olarak vejetaryenlik, sadece zenginler arasında görülebilen bir tutumdan başka bir şey değil günümüzde.

mesaj gönder