• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.70)
müslüm - ketche, can ulkay
müslüm baba olarak bilinen müslüm gürses’in hayatını konu alan bir film.
  1. 2018 yılı yapımı, başrollerinde timuçin esen, zerrin tekindor, ayça bingöl gibi isimlerin oynadıkları 136 dakikalık bir türk filmi. filmin yönetmeni olarak hakan kırkavaç-nam-ı diğer ketche-başlamış ve can ulkay filmi bitirmiştir.

    film kabaca müslüm gürses'in hayatını konu edinmiştir. şahsi fikrim olarak filmde irdelenmesi gereken tonla nokta mevcut. müsaade ederseniz bunlardan bahsetmek isterim. buyrun:

    !---- spoiler ----!

    öncelikle türk filmlerine olan ön yargımdan bahsetmek isterim. yıllarca türk filmlerini benim yüzümü kızartacaklar, ön yargımı yıkacaklar diye seyrediyorum. gelin görün ki bir-iki film dışında bunu gerçekleştirebilen olmadı. yani bizim sinemamızda bir şeyler eksik kalıyor. teknik olarak mı bir sorun var yoksa nedir bilemiyorum; fakat bu kadar konu bolluğu olan başka bir ülke de olmasa gerek. her taşın altından cevher gibi konu fışkırıyor. ama bizim sinemacılar bu güzel işleri sahneye aktarmakta biraz sıkıntı yaşıyorlar kanımca. nasıl ve neden mi?

    her şeyden önce bizim sinemamızda seyirciye yönelik bir yapım mevcut. yani tribünlere oynanıyor. bu filmde de bunu açıkça görmek mümkün. film resmen seyirciyi ağlatmak üzerine kurulmuş. halbuki müslüm gürses'in hayatı zaten komple hüzün. senin buna herhangi bir şey katmana gerek yok ki. seyirci konuyu özümseyebilirse zaten ağlar. ille de ağlatacam diye üstüne gitmeye gerek yok. sanırım bu sinema iç güdüsü yeşilçamdan yadigar. neredeyse tüm yeşilçam filmlerinde ağlak bir iki sahne bulabilirsiniz ve hala devam ediyor bu furya. bizi ağlatmayın demiyorum; fakat ille de ağlansın diye de uğraşmayın. insanın içine işleyen bir sahne gerektiğinde ağlatabilir de izleyicisini. ama öyle sahneler yapıyorlar ki yapılacak tek şey ağlamak oluyor. bu sinemacı anlayışını hiç anlamadım ben yıllarca. hala da devam ediyor. bi salın bizi artık. biz zaten ağlarız.

    diğer bir husus yönetmen ikilemi! zaten film ağır bir film, koskoca bir çınarın filmini çekiyorsunuz, bir de kalkıp işi yarım bırakıyorsunuz. bu filmi iki ayrı yönetmenin çektiği çok belli oluyor. ilk bölümde-gürses'in gençliği bölümü-daha sade bir anlatım, geçişler daha iyi, seyirciyi içine alan bir anlatım var. ikinci bölümde film resmen kopuyor; kaza oluyor, öldü sanılıyor, sonra sahneye çıkıyor, eşiyle tanışıyor, konserler, konserler, gülhane konseri, istiklal marşı ve kapanış!

    müslüm gürses bu ülkede "arabesk" müziğin babalarından biridir. boşuna kendisine "baba" denmemektedir. arabesk müziğin yükseldiği 70'lerin sonları 80'lerin başlarındaki siyasi ortamın hiç mi etkisi olmamıştır müziğe ve karakterin kendisine? bu yıllardaki tarihsel gelişmeler tabiri caizse "müslümcü" tayfayı yaratmamış mıdır? bu tayfa müslüm'ü sırtında taşımamış mıdır? bu güruh kendiliğinden mi oluşmuştur? yıllarca türk halk müziği söyleyen bu müzik adamının böyle bir seyirci kitlesine hitap etmesine sebeb olan sadece ses tonu mudur? insanlar neden kendilerini jiletlemektedirler? peki bu insanlar hangi "çay bahçesi"nden türemişlerdir?

    şunu kabul etmek gerekir ki film bir biyografi değildir. bir karakterin tüm hayatını detayları ile sahneye aktarmak sinemanın işi değildir; fakat yine de karakterin hayatını resmederken bir bölümüne sadık kalmak, bir yerinden tutmak gerekir. film hiç bir yerinden tutmadığı gibi karakterin tüm hayatını resmetmeye çalışırken büyük sıkıntılara giriyor. filmin ikinci bölümü tamamen dağınık ve gelişigüzel. bu kadar güzel bir insan bu kadar darmadağınık bir şekilde anlatılmamalıydı kanımca.

    oyunculuklar iyi; timuçin esen rolünün hakkını veriyor. fakat sağlam bir konu varken bizim oyuncuları konuşuyor olmamız bile filmin ne kadar zayıf kaldığını gösteriyor. oyunculuklarla örtülmeye çalışılan bir film var ortada.

    bir diğer husus da müziklerle ilgili. filmde parçaların hepsini dinledik; yani ekranda icra edilenlerin hepsi çalındı sonuna kadar. bu da bir tür zaman çalma gibi geldi bana. bu bir tv dizisi değil ki şarkılarla dolduruyorsunuz. çay bahçesinde çıkıyor müslüm; şarkıyı komple dinliyoruz. bir yere bağlanmıyor da parça. pavyonda çıkıyor müslüm, komplesini dinliyoruz yine. hem de kendi sesinden de değil. bari orijinalini koysaydınız, kendi sesinden. ona sesimiz çıkmazdı; ama timuçin esen konserine döndü bir süre sonra. timüçin esen'in de ne kadar iyi söylediğinin felan bir önemi yok. müslüm gürses filmi yapıyorsunuz, nasıl taklit edebilirsiniz ki bu koskaca sesi? belki bir iki parça seslendirirsiniz; fakat orijinalini duymak iyi olabilirdi. filmi kurtarır mıydı? bilemem, ama iyi olabilirdi.

    bu kadar yerden yere vurduğuma bakmayın. ben daha iyi olabileceğine inanmasam bu kadar söylenmem. bir sinema eleştirmeni değilim; kendi halinde bir seyirciyim. fakat olan bitene seyirci kalamıyorum. elimizde en az bunun kadar değerli şahsiyetler ve konular var. böyle çekmeye devam edersek onlardan da pek bir iş çıkmayacaktır sanırım.

    !---- spoiler ----!

    filmin imdb puanı 8,3/10 olarak görünüyor. pek oylayan olmadığından sanırım oylar yüksek. şahsi puanım 6/10 olacaktır filme.

mesaj gönder