1. allahin oyle bir lutfu ki iktidarın sıkıştığı her konuda yardımina yetisiyor, tepkiler mi cogaldi, kursude konusacak bisey mi yok, muhalefete karsilik mi veremiyorsun ..hemen... "15 temmuzda halkimiz..."
  2. ülkede darbe olmuş ya da tezgahla darbe gibi gösterilen başkanlık oyunları yayınlanıyor(hangisi daha kötü acaba), meydanlara çıkan gençleri öldürenler, terörist, vatan haini ilan edenler halkı sokağa çağırıyor, oturduğum semtin camiisinden gece 1'de ezan okunup ardından sokağa çıkın diye anons geçiliyor, benim facebook arkadaşım "çok şükür imam nikahımızı da kıydık bugün, düğünü bekliyoruz inşallah" diye 6 dk önce kocasıyla sarmaş dolaş fotoğraf paylaşıyor. rahatlığa bak. kızmıyorum artık, yeminle şu kafaya özeniyorum. böyle olmak istiyorum, çok açık ve net bir şekilde böyle bir insan olmak istiyorum. zira kafayı yedim.

    edit: 28 şubat 1997 eskimişti artık. başkanlığı getirebilecek kadar hafızalarda yeri kalmamıştı tabii. e 10 yılı dolmak üzere. şimdi bir 10 yıl daha 15 temmuz 2016'yı duyarız. başkanlıksa ben diyim pazartesi siz deyin salı!
  3. ankaradan son durumu bildiriyorum:
    - akp iktidarının beğenmediği, yabancı kanallar, ulusal tv, halk tv, tüm trt kanallarının uydu yayını kesilmiş durumda.
    - ankara semalarında uçak ve helikopterler dolanmaya devam ediyor.
    - 1. ordu komutanı ve deniz kuvvetleri komutanı biz bu işin içinde yokuz şeklinde açıklama yaptı.
    - yakınımdaki camiden sela okunarak, arkasından "allah için, devlet için, millet için, cumhurbaşkanımızı korumak için herkes meydanlara" şeklinde az önce anons yapıldı
    - uzaklardan tek tük korna sesleri geliyor ama genel olarak insanlar sessizlik içinde evine kapanmış durumda.
    - bir çok benzinlik kapalı, açık olanlarda inanılmaz kuyruk var.
    - tekel bayileri ve atmler önünde de kuyruklar gördüm.
    - başbakan ve cumhurbaşkanı kendilerinin de meydanlara ineceğini söyledi.
    - şu anda camiden tekrar sela okunmaya başlandı.
  4. darbe olmadı, eğer olsaydı gerçekten sıçmıştık. olmadı daha beter sıçtık. umarım en az hasarla kurtuluruz bu işten, ama zor.
    zepur
  5. yemin ederim mehter takımı da çalarsa şaşırmıcam. gerçekten ama şaşırmıcam. bir ileri iki geri bir kafadayım zaten şu an. hayırlı olsun. referandum için geri de sayabiliriz.
  6. ordu içinde akp'li olmayan ve fetocu bir güruh tarafından yapılmış, başarılı olmamıştır. aktroller sokaklara dökülmüştür , kendilerini koruyan asker şehit olsa dökülmezler çünkü, birde asker şehit edip eziyet etmişlerdir. türkçü vatandaşlar ve tsk'daki subaylarımız bu kanlı günü unutmayacaktır. selam olsun o bildiriyi zorla okutan askerime , selam olsun cihat çağrısı yapan imama , ona allahu ekber diye eşlik eden ak pisliklere tarayan ah-1z supercobra pilotuna , ak çapulcuların arabasını leopard 2a4üyle parçalayan aslan vatan evladına. hepsi birer birer kahramandı, gerçek bir türk askeri gibi ölmeyi seçtiler, boğaz köprüsünde boğazları kesildi. ruhları şaad olsun en azından ordudan atılmadan önce başımızdan en az 200 ak kefenli belasını def ettiler. bu olay erdoğanın ekmeğine yağ sürdü belki ama , 15-16 temmuz gecesi askerime yapılanları asla unutmayacağım.
  7. yanlış açılmış başlıktır zira tiyatro denmesi gerekliydi. hatta gelmiş geçmiş en büyük tiyatro sahnesi ve oyunu da denilebilir.

    darbeyi darbe olduktan sonra öğrenmek, darbenin ilk gerekliliğidir. prime time'da, canlı canlı, an an haber alarak ve korna çalan doblo marka arabalarla önlenebilen bir darbe ya da girişim sözkonusu olamaz.

    dağdaki sıçanın osuruğundan haberdar olarak jet sürenlerin arasından uçakla yolculuk yapılması bile bunun darbe ya da girişim olamayacağının ispatıdır.

    askeriyedeki muhalif kesimin ekarte edilmesi, gündemin değişmesi, başkanlık sistemine yol açılması için yapılmış bir tiyatrodur.
  8. bir şey yazmayayım diyorum çünkü değil ben feriştahım konuşsa faydası yok ama şu son zamanlarda şahit olduğumuz aptallık ciddi ciddi fiziksel olarak midemi bulandırıyor. şu demokrasi aşıkları midemi bulandırıyor. demokrasi özünde zaten sakat bir sistemdir. insanlık tarihinin en utanç verici olaylarını yaşatan liderler de zamanında halkın desteğiyle iktidara geldi. demokrasiye entegre edilmiş bir aristokrasiniz yoksa bir gün mutlaka tepetakla gidersiniz. bu görevi uzun süre boyunca türkiye'de tsk yüklenmiştir. bana göre tsk bugün ülkenin bu halde olmasının da sorumlusudur gerçi o başka mesele. çok yanlış yaptıkları şeyler olduysa da tsk'nın eğitim kalitesi türkiye ortalamasının bugün bile çok üzerinde. evet avrupa'da amerika'da böyle bir durum yok fakat onlarda üniversite var, eğitim var. demokrasi kültürü uzun süre önce yerleşmiş. bizde böyle bir durum yok. cahil bir toplum için demokrasi tek başına felaketlere neden olur. 21. yüzyılda askerin demokrasiyi tanımadan hareket etmesi bence de çok yanlış ama türkiye'de durum bu.

    çözüm o kadar da zor değil. türkiye büyük felaketler yaşamadan önce bir diploma mevzusu vardı. işte çözüm o. seçilecek insana diploma soracaksın. dünya standartlarında eğitim almamış bir insanı bir ülkenin başına halk istedi diye geçirmek ahmaklıktır. demokrasiyi doğru işleyen bir sistem yapmanın tek yolu bu. yetmezse seçmenden bile diploma isteyeceksin. neden istenmesin yani? bu cahil halkın da iyiliğinedir. cahil kalmalarının sebebi zaten bu kısır döngüdür. düzen bir defa bozulmuşsa cahil halk cahili seçmeye devam eder. çünkü insanın doğası gereği, eğitilmediği sürece kendisine benzeyeni seçer. bu coğrafyada kısa süreçler için bireysel çabalarla bir şeyler yapıldıysa da ta fatih'ten sonra başlayan bir yozlaşma ve cahilleşme eğilimi var. ve işin ilginç tarafı bu millet yaşadığı felaketlerden de gerektiği kadar ders alamamış o dönemden beri.

    tarihe baktığımızda birçok millet büyük felaketlerden çok güçlü çıkmıştır. sanırsam biz en tehlikeli hastalığa yakalanmışız ki kurtulamıyoruz. bilgiye ve bilime düşman olmuşuz. müslüman değil diye veya muhalif diye üniversitelerden atılan değerli bilim adamları var bugün bu ülkede. atılmayan da zaten gayet normal olarak artık bu ülkede barınamayacağını düşünüyor ve gidiyor. üniversiteler çoktandır cahil siyasetçilerin at koşturduğu tuhaf yerler olmuş. hukuğu falan geçtim sadece bu tablo bu ülkenin geleceğinin bittiği anlamına geliyor.

    "ülkeyi bu enkaza çeviren %50'dir" demek de başka bir saçmalık. cahil halk niye cahil kaldı? zamanında güç sende değil miydi? ordu istediğini getirip götürmüyor muydu? yasa yapmıyor muydu? e hani akıllı sendin? sen yapacaktın. bu insanlar cahil kalmayacaktı. ama sen de milletin başörtüsüne taktın kafayı. daha çok insan okusun diyeceğine büyük bir çoğunluğu eğitimsiz bıraktın. üstüne askere, ülkenin kurucusuna, tarihine düşman ettin milleti. zoruna mı gider yoksa salakça bir gurur mu duyarsın bilmem de bu canavarı sen yarattın.

    "ne olacak?" derseniz açıkçası benim zerrece ümidim kalmadı. celal şengör "türkiye üçe bölünecek. modernlerle yobazlar savaşacak." gibisinden bir laf etmişti. ne zamandı hatırlamıyorum ama o zaman pek de inandırıcı gelmemişti. maalesef son birkaç aydır çok gerçekçi geliyor. bana sorarsan kaçabilen kaçsın kurtarsın kendini derim. celal hocaya da hayret ediyorum yani hala burada olmasına. askeri gelenekten gelmiş olmasından olsa gerek ülkeyi kurtarmak falan istiyor herhalde.

    neyse işte kısaca bu. olanları ister istemez gördükçe daha az midem bulanır belki diye yazayım dedim. yoksa çok da umrumda değil. ne kendimi ne de bir milleti bu kadar ciddiye almam yani. milyarlarca ışık yılı evrende milyarlarca yıl içerisinde burada ve bu zaman diliminde varolmuşuz geçmiş olsun. önünde sonunda çok farketmez. çok son söz yazasım geldi o da yazının geldiği bu saçma noktada shakespeare'dan olsun da bari yazının kalitesizliğini bastırsın:

    "değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez."
  9. işiniz yoksa bu başlıktaki yorumları baştan sona sırayla okuyun ve şu an ülkenin geldiği noktayı iyice bir düşünün sorulması gereken onca soru ve cevap var.ancak okuduğunuzda soruları sormadan cevaplarına ulaşıyorsunuz.referanduma az bir süre kalmışken bu darbe olayını hatırlayınca vay be aq zamanlamaya bak cuk diye araya oturmuş diyorum.
  10. istanbul' un her yerine çakma destan afişleri asıldı.
    ben bu afişlere baktığımda düşman işgali altında yaşayan bir ülkenin vatandaşı gibi hissettim. her fırsatta yere göğe sığdıramadığımız, düşmana korku, dosta güven veren türk ordusunun nasıl itibarsızlaştırıldığının en son örneği olan afişler.