1. yirmi birinci yılımdan bir sabahtı işte,
    diğerlerinden pek farksızdı.
    pencerenin önündeki kuş,
    hayallerimdeki sen,
    ve şehrin çıplaklığını örten sis.
    günaydınların da tadı kalmadı artık.
    eskiden sade içilen bir sigaraydı günaydın,
    derinden ama masum bir öpücüktü,
    belkide içilen kahvenin kokusuydu.
    fakat uzaktan uzağa kuru bir günaydın değildi.
    dedim ya pek farksızdı bu sabahta.
    günaydın...
  2. kabussuz yarım akıllı gecede
    dilsel bir hataydı yaptığı
    avucundaki ölüme hiçlik demişti
    sakin kalamazdı bu boşlukta
    sinmiş cesaretini bir meyvenin suretine sakladı
    farklı bir maktul arıyordu kendine
    gülümsemeyi bilmeyen,
    açlık dengesizliği hızlandırdı
    nefes kokusu körpe
    çığlık aç bir hayvan
    gözler çukurlarında kanıyor
    görüyorlar geceyi
    çığlığı
    hatasız bir gündü bugün
    şatonun içi ruhsuzlukla çırpınıyor
    fareler ziyafet için kuytuda bekliyor
    daha hızlı öyleyse
    şükredilen bir alkış için
    alkışlayan tanrı için.
  3. umut küllerinin şehridir şehrim
    biz burada yanmışız
    yakılmışız.
    buraya sürgün edilmiş
    pes etmemiş direnmişiz
    kendi küllerimizden
    anka kuşu misali
    çekmiş kendimizi çıkartmışız
    nice canlarla beraber hayalleri
    burada vermişiz toprağa
    ve hasret!
    küllerin şehrinin acısı içinde
    kendimden bile kaçtığım bu şehirde
    güleç gözlerine hasret...
  4. kilise çanı, ezan sesi
    haram dedi, günah dedi
    hepimiz aynı karıncaların
    arkadaşı olduk şimdi
  5. yıllarca güzelliğini yitirmeyen naylon çiçekler sunsan kabulüm,
    neyleyim ben gönlümü almak için canını aldığın kadife tenli gülleri
  6. tebrik ederim,
    sayende en sonunda gebereceğim
    sebebim sen olacaksin, buna eminim..
    koyacaklar beni bir ayağı kısa tahta masanın üzerine
    yıkayacaklar bedenimi rakıyla ve ovacaklar buzuyla
    meyhaneci bağıracak
    nasıl bilirdiniz?
    çok sevmişti
    nasıl bilirdiniz?
    hayvan gibi sevmişti
    nasıl bilirdiniz?
    sevmişti ulan adam, basbayağı sevmişti !
  7. suskunluğun ıslığı öyle bir rüzgar yapar ki çarpar adamı
    insan oğlu köpek öldüren şarap içtiğinden duyamaz her sesi
    işte o gün çiğ süt dilenmek icap eder sokak köpeklerinden
    ve ayazın ıslığını bahşederler sokulma merasimi için
    bir telafi döngüsüdür bu titreyen kemik şıngırtısına muhtaç
    arjen
  8. henüz tanışmadık biz

    !---- spoiler ----!

    Biz henüz tanışmadık sizinle,
    Akıl artığı bu dehlizlerde,
    Ruhumuza sıkışmış birer maskenin ardında gizliyiz,
    İnsanlık diyetimizde.

    Bir Fransız rivieresına gitmedikçe,
    Liégeard'ın dizelerinde gezine gezine,
    Tanışmayacağız da hiçbir zaman seninle,
    Dudaklarının bitişindeki çukurlarda duracağız,
    Yalnız dizenin noktaları niyetine..

    Henüz tanışmadık biz,
    Sizli bizli olamadık bile,
    Bir sabah gezintisi sırasında,
    Günaydın bile denilmedi henüz,
    Zatıalinizin gülen yüzüne.

    Henüz dokunamadık bile,
    Heyecanından şeytan tırnakları yenmiş,
    Titrek ellerle,
    Bir ile birimize.

    Tanışmadık henüz,
    Ne öfkeyle ne neşeyle,
    Doğal yaşamın yapaylığının içerisinde.
    Henüz ela gözlere,
    Ela sözler değmedi bile.

    !---- spoiler ----!
  9. oturuyorum boş odada bir akşamüzeri
    algılayamıyorum hiçbir şeyi,
    zihnim bulanık.
    uzaklarda bir yerlerde
    küçük bir kız çocuğunun
    papatya kopardığını duyumsuyorum.

    bir cin tonik hazırlıyorum kendime
    sonra bir tane daha.
    nedense gözlerin geliyor aklıma
    adın kadar güzel olan gözlerin
    dışarı çıkıyorum, hava kararmış
    iskeleye gitmiyorum
    seni görmek korkusundan.

    etrafta dolaşıp, bir sigara yakıyorum.
    gözlerim gözlerini arıyor
    ah, o gözler!
    gözler anlatabilirdi aslında her şeyi.
    yeter ki görmeyi bilseydin.

    sen ise sadece bakıyorsun,
    ne aradığını bilmeden
    gerçeklerden kaçarak
    yaşamaya çalışıyorsun kendi dünyanda.

    ben ise elimde bir bardak cin
    oturuyorum boş odada bir gece yarısı.
  10. beklemekle geçer mi?
    defterimin arasında,
    kurumuş gözyaşlarım
    sen kokuyor.
    geçer mi bu hayat?
    varken sen, yokmuş gibi yaparak.

    ve artık son harfler döküldü
    gözlerimden
    kurudu defterde,
    beklemekle geçmiyor.